Hayatın en güzel yanı, bana sorarsanız, beklenmeyen gelişmeler: Hayatın yaşadığınız kadarına bakarak, geçmişte olanların ilerde olabileceklere bir örnek teşkil edeceği yanılsaması ile yarın neler olabileceğini tahmin etmek öylesine büyük bir hata ki. Çünkü hayat her an hiç de beklemediğiniz gerçekleri size dayatabilir.
Hayatın iplerinin elinizde olduğunu istediğiniz kadar bağırınız hayat size gülmekten katılmak üzere. Tıpkı benim size şu anda güldüğüm gibi. Hemen alınmayın, gülüyorum çünkü nasıl olup da bu satırlarla karşılaştığınızı merak ediyorum ve kendimi bu satırları yazarken hayatın önümde açtığı dönemeçleri görünce gülmek geliyor içimden. Yahu diyorum, internette öylesine gezinen, GameShow sitesini merak edip eğlenmek için bilgisayar oyunları ile ilgili ya da dergi ile ilgili birşeyler arayan GameShow okuyucusunun ya da net sörfçüsünün burda ne işi var! Bu da hayatınızda olayların hiç de düşündüğüüz gibi olmayacağının bir kanıtı. Gerçi kanıt aramak için buralara kadar gelmenize gerek yoktu ama küçük bir örnek işte.
GameShow'un geri sayımın son sayısında, yayın hayatındaki sessizliğini bozduğu sayıda da yazdığı gibi hep GameShow'un bir insan gibi yaşayan bir varlık olduğunu düşündüm.
GameShow'a bugünkünden çok daha yakın olduğum günlerde de görece biraz uzak kaldığım bugünlerde de gördüğüm hissettiğim hep GameShow'un sizin gibi benim gibi ilişkilerinin olduğu, sevdiği, aldatıldığı, üzüldüğü, sevindiği olduğu. Hatta siz okuyucuları onu bu özel ilişkilerinden öylesine ayrı yerlerde var ettiniz ki GameShow benim bildiğimin gördüğümün çok çok ötesinde bir varlık. GameShow yaratıcılarının olduğu kadar okuyucularının da tecrübe birikimleri.
Ben sadece O'nun özel ilişkilerini gördüm. Aldığı riskleri, hayatındaki başarıları izledim. Ve inanın bu son sayıyı (41.Sayı) elime aldığımda o ana kadar hissetmediğim o sıcak, yoğun dalgayı her yeni sayısında hissetmişimdir. Ama oyun açıklamlarından birinin girişi ama o ayki oyunlarının anıları ama köşeyazarlarından birinin bir satırı ama onlarca derginin ağırlığı yüzünden bir şekilde tebessüm ettim, her GameShow kapağına bakarken.
Bu yüzdendir ki işte, GameShow ile ilgili birşeyler yazmaya oturduğum zaman, klavyemin başına ve devrik cümleler kurarken, hiç de öyle mavra şeyler gelmiyor aklıma: Timur ile geceyarısı Ataköy'deki çift kişilik yatakta eğer 250 kişiyi abone yapabilirsek ne kadar para kazanırız diye yaptığımız gecenin sabahında daha fazla abone yapabilmek için borç harç cep telefonu alıp otobüslerde okuyucuların isimlerini ve adreslerini not etmeye çalıştığımızı düşünüp aklıma şaşıyorum;Emin'e GameShow'u paylaşma fikrini konuşmak için hesabının GameShow kasasından ödendiği Geyik Lokantasındaki yemek gelince aklıma Emin'in dergiyi çıkarmak için kolları sıvadığı ilk ay bizim yorgunluktan kaçmak için nasıl da kendimizi Bodrum otobüsüne attığımız fikri Timur'la yanyana Gümüşsuyundan hareket etmek üzere otobüste bir fotoğraf işte; Murat Adanç ile yaptığımız chat'ler, nasılda zor birisi insan olduğu ve okuyucularla paylaşamadığımız çünkü asla hemfikir olamayacağımız tek konunun MAC olduğunu düşündürtüyor...
Ve ben neler yazdım GameShow'a ve Timur neler kustu; Emin nerelerden aldı getirdi GameShow'u, GameShow'un belki de isimsiz kahramanı; Zebani çizgi dışılığını nasılda devam ettirebildi GameShow'da ve Engin nasıl da Abla olmayı bu kadar benimsedi; Muder nasıl da parladı yazılarıyla ve MAC nasıl da hep en çok konuşulan oldu...
GameShow bizleri var ettiği için sizleri de içine alıyordu. Şimdi de değişen ilerleyen kimliği, tecrübesi ve yenilenen kimliği ile bir "gövde gösterisine" daha çıkıyor.Neden "gövde gösterisi" biliyor musunuz? Neden ukalalık diye sıfatlandırmayın, biliyor musunuz? Ekonomik gerçekler, Türkiye'deki dağıtım tekeli, kağıt ve matbaa masrafları öylesine sert ve acımasız ki şakaya gelir yanı olmaz. GameShow tüm bunlara RAĞMEN tüm bunlarla DA mücadelesini verip var olma mücadelesini devam ettirirken samimiyeti ve içtenliği ile şaka gibi.
Bu yazının gidişatı sıktı beni. Kimi kime anlatıyoruM. İsteyenler yolculuklarında küçük bir aksesuar olarak da olsa, bizimle GameShow ile buluşsunlar. İstemeyenler, bilmeyenler zaten söze gerek yok, Onlar çemberimiz dışındalar. "Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın..."
Son sözü'M:
Gidiyorum işte
Herkeslerden habersiz
Bu kent arkamdan gelecek biliyoruM...
kaçmaksa...kaçıyoruM.
aşk'larımı bırakıyorum arkada
gözyaşlarımı,
gülümsemeleri mi de...
bir kaç satır yazı
onlarda bir kaç anı!
neleri feda ediyorum kimbilir
sadece bilinmeze... heyecana!
Gidiyorum senden habersiz...
"benle her zaman aynı şehir kal ne olur,
sakın gitme" demiştin!
gidiyoruM... artık
"böyle" yaşanmaz ayrılıklar
ve
gökyüzünü DE paylaşmıyoruz artık!
M.